Eğer yalnızlığa alıştıysan, etrafından mutlu olan
insanların mutluluğuna da alışıyorsun bir zaman sonra. Sokaklarda tek başına
dolaşırken şöyle bir havayı kokluyorsun ve insanların tüm duygularına kendinde
bir yer buluveriyorsun.
İşte bu sana yalnızlığını unutturuveriyor bir anda.
Onlarla sohbet etmiyorsun, göz göze gelmiyorsun ama biliyorsun ki tüm dertler
ortak. Sevinçlerse kıskançlık duygusuyla yarışıyor.
İşte böyle bir sokakta, yeni yıl heyecanı içinde kimler
olduğunu bilmediğim bir kalabalıkta, her surette kendimden izler bulduğum bir
yalnızlıktayım. Tanımadığım insanlara gülümsüyorum ve onların sevinçlerinden
kendime paylar çıkarıyorum.
Yalnız insanın sevinmesi ve gülümsemesi zordur. İşte
böyle ender anlarda, içinde oluşan sevgiyi aktaracak birini arıyor insan. İşte
o zaman aklıma SEN geliveriyorsun. Yine, yine…
Mutlu olmanı istiyorum. Seni özlüyorum. Bu özleyiş beni
sana daha da yaklaştırmak istiyor fakat ben kendimi hep karşında bambaşka bir
noktaya fırlatıyorum.
Sana iyi yıl dileklerimi dahi sunamayacak derecede fırlatıldığım
o noktadan sana gülümsüyorum. Tüm her şeyinle seni boyutsuz bir sevgiyle
seviyorum.
O sevgi öyle bir boyutsuzluk ki, aşkın her halinden
sevginin en körpesine, iyi duaların sana yönelmesinden tüm kötülüklerin senden
uzaklaşması dileğine kadar yaşamın en temel dilekleri…
Yarattığın kalkanı, o mahur
incinmiş çocuk kalmış gözlerini öpesim geliyor.
Gülümsemeni ve ardından mutsuzluğunu hatırlıyorum. Hayata
gülümsemekten ziyade kahkahayla gülmen için bir dua geçiriveriyorum içimden.
Ve sanki o gülümsemeyi bozacakmışım gibi, uzak tutuyorum
kendimi senden.
Bunu bil istiyorum.
tâ