16 Nisan 2012 Pazartesi

Uzun Ara

    Rüyamda bir balinaydım. En kuvvetli nefesi çekip en derinlere dalıp da çıkmamacasına bir karanlıktaydım.
    Biliyor musunuz, balinalar okyanusun en derin ve karanlık yerlerinde, öyle başları aşağıda, suyun içinde asılı bir şekilde uyurlar. İşte rüyamdan, tam da böyle bir balina uykusundayken uyandım.
   Yatağın içinde birden otururken bulunca kendimi, filmlerdeki bazı karakterlerin de böyle sancılı uykulardan uyanınca kendilerini yatakta otururken bulmalarının bir film kurmacasından ibaret olmadığını anladım. Evet, ilk bu geldi aklıma; gerçekmiş son derece... İnsan kendini bir boyutta baş aşağı asılı uyurken bulurken, saniyeler sonrasında gerçek olarak adlandırılan başka bir boyutta kendi gerçeğinin ortasında otururken bulabiliyormuş.
    Bir nefes çektim. İçlendim. İçli içli bir nefes olduğunu anladım ama o an, o yatakta ne olduğunu anlamadım.
    Karanlıkta, dışarıdaki sokak lambasının aydınlattığı odada, yerde duran mavi gömlek ilişti gözüme. Üzerindeki şarap lekesini görebilecek kadar aydınlık değildi oda fakat insan beyni işte, deneyimlediği bir şey üzerinden nesnedeki görünmeyen eksikliği kendiliğinden tamamlayıveriyor.
    O şarap lekesini yaratan arkadaş için hiçbir dinde olmayan küçük dua geçiverdi içimden. Hiçbir dinde geçmiyordu o dua çünkü dilimden dökülemedi. Kalbimden geçiverdi, ben bile dinleyemedim.

    Uzun bir nefes alıp suyun dibine dalınca insan o nefesin, buz kütlesinin altından geçerken kendine yetebileceğini sanıyor. Sanıyor sanmasında da bir yandan da bunun yeterli olmadığını bilip aceleci davranıyor. İşte o panikle nefes ya yetiyor, ya... Bilmiyorum. Bu cümleyi tamamlayamıyorum.


    Uyandım. "Uzun ara..." dedim. Beni terk eden birinin ismini dua gibi ahlarla vahlarla -belki- otuz üç kere tekrarladım.
    Kendimi yeterince sildim. O nefesi, balina şeklindeki kendimi, karanlık içindeki uykumu, beni terk edeni ve beni kendime getirmeye çalışan herkesi sevdim.
    Sevdim. Buydu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...