21 Şubat 2011 Pazartesi

Mutluluk Kolay Bulunan Bir Şey Değil

    Karakolda geçirdiğim uzun gece... 11 yaşında mağdur bir çocuk ve yaşadığı apaçık bir şok... Konuşmak istemiyor. Benimle konuşabileceğini söyledim.
    "Senin haklarını korumak için beni devlet gönderdi. Bundan böyle Avukatın benim."
    "Tamam abi," dedi, anlattı olanı biteni.
    Gecenin ikisinden sabah gün doğumuna kadar suratımda olmasını zorladığım o yapay gülümseme... Çocuk korkmasın daha fazla... Biraz olsun onunla gerçekten ilgilenen biri olduğu duygusunu onun içine sıcacık yerleştirme isteğim; biraz olsun... Yanında güvenebileceği birinin olduğunu anlamasını sağlamak...

    Yasal sorumluluklarımdan yasal zorunlulukların usulüne uygun icrası yaptığım. Bu bürokraside mağdur çocuğun daha fazla ezilmemesi istediğim. Onunla konuşurken suratımdaki gülümsemenin sorguyu yapanlarla konuşurken kaybolması birden... Gülen maske-üzgün maske gibi; konuştuğun kişiye göre takılan...

    Gerekli işlemler yapıldıktan sonra ayrıldım karakoldan. Gün doğmuştu. Bir sabah yürüyüşü yapmak istedim. Alsancak'ta, kordonda biraz yürüdüm ve sabahın kokusuyla içimdeki zor geceyi aydınlatmak istedim.
    Vapurlar, sabah saatlerinde ne çok çalışıyor, siz de fark ettiniz mi?
    Otobüsler dolu dolu. İşe giden ifadesiz suratlar; çoğu uykulu gözler... Otobüse yayılan tıraş losyonu kokusu... Üniforma kıyafetler... Okula giden öğrenciler... İşte bu yazıyı yazmama sebep olan şey, tam da bu anda oldu.

    Liseli bir öğrenci grubundan yükselen kuş cıvıltısı kahkahalar... Ali'yle Özden'in ayrılma hikayesi, gündemlerindeki en önemli konu. Gülüşüyorlar. Bol kahkahalar... Tam bu anda, otobüsün ön taraflarından yükselen bir ses...
    "Ee, yeter ama gençler! Biraz saygılı olun. Bu kadar insan içinde bağrışıp, çağrışmaya gerek yok. Sessiz olun."
    Gençler sustu o anda. Bazısı kikirdedi. Kikirdeme üzerine o uyarıcı sesin sert yüzlü bünyesi, daha da celallendi. Bahsettiği, gençliğin şu sorumsuz ve üslupsuz hali...
    Bir yaşlı kadın konuşmaya başladı bu defa.
    "Oğlum. Sen gençlere böyle diyorsun da, sen de genç olmadın mı? Bırak, gülsünler. Bak ne güzel eğleşiyorlar aralarında. Gençlerin sesini susturmak değil, onların seslerini duyurmak lazım oğlum. Sen, seslere değil, onların gülen yüzlerine bak. Mutlular mı, evet mutlular. Mutluluk öyle kolay bulunan bir şey değil."

    O otobüsteki büyük suskunluk... Sadece nefes alıp vermelerin duyulması... İçimde uyanan memnuniyet... Gençlerin "Helal olsun teyze sana." kahkahaları...

    Bugün hava güneşli.

2 yorum:

  1. Otobüsteki gençlerin kahkaları ile ilgili satırları okurken yüzümde beliren gülümseme birden donuverdi, sanırım karakoldaki 11 yaşındaki mağdur çocukta kaldım..

    YanıtlaSil
  2. Onu devlet korumasına aldık. Dolayısıyla mağdur çocuk hakkında bilgi vermek ve onun hikayesini paylaşmak yakışık almazdı. Bir tarafta mutluluğunu kaybeden bir çocuk, diğer tarafta mutlu olan birileri, öte yandan bazı mutluluklara kendi mutsuzlukları sebebiyle engel olamaya çalışanlar... Ama çok şükür ki mutluluğun ne olduğunu bilen birileri var; otobüsteki yaşlı kadın gibi...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...