29 Aralık 2010 Çarşamba

Anlam

    Batan gecenin ardından sarnıcın üzerindeki damlalar, yeni doğan güneşle yavaşça buharlaşacak. Geriye bir tek damla kalmayacak. Gecenin bitişine, günün doğumuna yakın o anda, doğanın bir oyunu/uyumu olarak oluşan buharlaşmaya gebe damlacıklar hayatıma, insan hayatına ne katabilirler bilmiyorum oysaki. Bir anlamı vardır mutlaka. Bu varoluş oyununda birçok şeyin anlamı olmak zorunda. Varolmak, belki çözemediğimiz birçok şeyin sonucudur ama insana, nesneye indirgendiğinde bunların da temelidir aynı zamanda. Bu nedenle böyle bir şey anlamsız olamayacağına göre, hayatta bulunmam, nefes alıp vermem, anlamsızca sevişmem, birçok sorun yaratmam, kısaca yaşamam da bir anlam içermeli.

    Sabah günışığıyla doğup, geceyi doğuran günbatımıyla ölen, doğanın dengesini bir uyum içinde devam ettiren sinekler, kendilerine bir seçme şansı verilseydi acaba ne yaparlardı? Bana seçme şansı verilmeden bu hayata getirilmem de, belki birilerinin eseri ya da esiri olarak seçilmemdir, kimbilir!


    Bir anlamı olmalı. Tüm yaşananların ve acıların bir anlamı olmalı. Bir anlamı yoksa eğer, şuan hayatta olmamın bir anlamsızlıkla hiçbir doğru orantısı yok. İntihar eden insanlar, anlamsızlıklarını keşfedip bununla bir doğru orantı sağlamak için mi hayatlarına veda ediyorlar?

    Bir anlam taşıdığıma eminim anlamsızlaştıkça. Hayatım, bana olan sillesini henüz vurmadı ama ben diğer yanağımı da çekinmeden uzatağım ona. Tam silleyi yedikten sonra…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...